Selamlar hepinize dostlar... Bazen dışarıda yediğimiz lezzetlerin yapımı çok zor gibi gelir bize. Çok minik malzeme ve teknik farkı inanılmaz şeyler çıkarır ortaya. Genelde de çok basittir, püfünü bildikten sonra...
Hayatta öyle değil mi ? Nereden bağladın Asu :) Hayır ben bağlamadım, bu bir gerçek. Yaşadığımız her şey bizim onu nasıl algıladığımızla ilgili. Kendimizi yaşadığımız olaylara göre nasıl konumlandırdığımızla ilgili. Büyük trajediler veya yoruma gerek bırakmayacak kadar kötü olaylar istisna olmak üzere bu sözlerim zaten. Dünyanın başımıza yıkıldığını hissettiğimiz olayların yüzde kaçında bu duygumuz kalıcıdır. Sonradan güleriz, amaaan boşver deriz. Önemli olan, yaşarken belli bir dengeyi sağlamak değil midir ? Dışardan çok dingin görünen insanlar bu püfleri öğrenenlerdir bence. Şanslı grup anneden babadan, aileden öğrenenler. Daha az şanslı grup yaşayarak, sıkıntı çekerek ve yardım alıp zamanla öğrenenler. En son da zavallı grup hayatı boyunca öğrenemeyenler :) Yemek yaparken de böyle değil mi ? Bir hamurun inceliğini anneden, atadan öğrenmek. Deneyerek, çöpe atarak sonunda biraz yardım alarak öğrenmek. Ve son grup, taş gibi ekmek yaparak bu işlemi her zaman aynı şekilde yaparak düzeltmeden yaşamak. Yani mutfak hayattır, hayatta bir mutfaktır özetle...
Bu arada hamur yoğurmanın insanı ne kadar rahatlattığından bahsetmiş miydim size ? Stres ve gerginlik anlarında yoğrulan bir parça hamur yoğururken efor sarfettiğiniz için fiziksel rahatlama, ekmeğin, kokusunun kutsallığı ve rahatlatıcı etkisi bir tarafa buğdayın içerdiği bazı maddeler sayesinde somut bir mutluluk da sağlıyormuş. Cümlenin başında, okuduğum bir habere göre diyecektim ki nerede okuduğumu hatırlayamadım. İlgi alanımla bağlantılı olduğu için unutmamış, saklamışım bilgiyi. Ekmeğini evde yapmanın türlü çeşit etki ve faydalarını anlatırken, sayfanın yarısını kapladım. Kalan artık bir dahaki tarife olsun efendim :) Aşama fotoğrafımız yok ama ben o kadar detaylı anlattım ki ihtiyacınız olmayacak. Sevgiler...
Malzemeler:
-
1 su bardağından bir parmak eksik ılık süt
-
1 su bardağı su
-
1 kahve fincanı sıvı yağ
-
1 yemek kaşığı toz şeker
-
Yarım yaş maya
-
1 su bardağı tam buğday unu
-
Aldığı kadar beyaz un (ben 3 su bardağı kadar kullandım)
-
Tuz
-
Üzerien sürmek için bir tatlı kaşığı tereyağı
-
1 çay kaşığı soda (yoksa 1 çay kaşığı su ekleyebilirsiniz)
Yapılışı:
Ilık su, yaşmaya, toz şeker ve süt karıştırma kabına alınır. İyice karıştırılır. Tam buğday unu eklenir, karıştırılır. Beyaz un, azar azar eklenirken yoğrulur. Ekmek hamurunun elastik bir kıvam alması için 5-10 dakika kadar yoğrulur. Üzeri strech film veya temiz bir havluyla kapatılır. Hamur iki katına çıkana kadar mayalandırılır. Kuru domatesler sıcak suyla ıslatılıp yumuşayınca ince doğranır. Siyah zeytin çekirdekleri çıkarılıp doğranır. Hamur üç eşit parçaya ayrılır. Hazırlanan malzemeler her birine paylaştırılır. Kısa bir süre daha yoğrulup bir kenara alınır. Yumurta büyüklüğünde parçalar alınarak beze yapılır, yuvarlanır (beze yapıp yuvarlarken malzemeleri mesela pıtlayıp düşmek üzere olan bir ceviz parçasını ekmeğin içine doğru alıp sabitlemeyi unutmayın ) Tepsiye dizilir. Ilık bir yerde 20 dakika kadar bekletilerek tepsi mayası yapılır. Fırçayla üzerlerine ılık su sürülür. Önceden ısıtılmış fırında ekmeklerin üzeri kızarıp içini çekene kadar pişirilir. Fırından çıkınca üzerine erimiş tereyağı ve soda karışımı veya zeytinyağı sürülür. Servis yapılır...
Kolay gelsin, Afiyet olsun...